Süper Kupa Krizinin Perde Arkası
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (Hucurât Suresi 6. Ayet)
Son iki asırdır yaşadığımız en büyük sıkıntıların çoğu yukardaki ayetten bihaber oluşumuzdan dolayı başımıza geldi. Tarihler 29 Aralık 2023’ü gösterirken fasıklar yine işbaşındaydı, ortaya bir fitne attılar ve oturup yayılışını izlediler.
Olayı özetlemek gerekirse: Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Süper Kupa finali için Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerine ek gelir sağlama önerisinde bulunmuş ve bir teklif hazırlamıştır. İki kulüp başkanı da Ağustos 2023 tarihinde Süper Kupa finali için TFF’ye vekalet vermiştir.
Nihayet en iyi teklifi veren ülke Suudi Arabistan olmuş ve maçın Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanmasına TFF ve her iki kulüp tarafından karar verilmiş, maçın 29 Aralık 2023 TSİ 20.45’te oynanması planlanmıştı.
“Maç organizasyonun öncesinde TFF ile Suudi Arabistanlı yetkililer arasında sahada ve tribünlerde uyulacak kurallara ve esaslara ilişkin 20 Ekim 2023’te bir protokol üzerinde mutabakata varılmıştır. Sözleşmede FIFA, AFC, UEFA ve diğer uluslararası futbol düzenleyici ve yönetici kuruluşların kurallarının geçerli olacağı belirtilmiştir.
TFF ve Suudi Arabistan yetkilileri, söz konusu müsabakanın bir milli maç olmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı olması dolayısıyla İstiklal Marşı okunması ve Türk bayraklarının kullanılmasına yönelik uzlaşıya varmışlardır.
Kulüpler, maçın hemen öncesinde takımların sahaya ısınmak için Mustafa Kemal Atatürk tişörtleriyle çıkma ve üzerlerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinin yazılı olduğu pankartlarla çıkma taleplerinin TFF ile Suudi yetkililer arasında daha önceden yapılan protokole eklenmesini talep etmişlerdir.
Suudi Arabistanlı yetkililer, daha önce TFF ile yaptıkları anlaşmayla uluslararası yönetmelikler ve düzenlemeleri gerekçe göstererek maçın hemen öncesinde bu talepleri mevcut protokole eklemeyi kabul etmemiştir.” ( iletişim başkanlığı, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi)
TFF tarafından organize edilen ‘Süper Kupa’ müsabakası, yine TFF Tarafından hazırlanan, ‘Statüye’ göre yapılır. Bu, ‘Statü’nün 7. maddesine göre, müsabaka, ‘Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) tarafından belirlenen kurallara göre’ yapılır.
‘Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) tarafından belirlenen’ 2022-2023 ‘Oyun Kuralları’ Yönetmeliğinin, ‘KURAL 4’ başlığı altında müsabakaya katılan takımların ekipmanları tanımlanmaktadır.
Yine, ‘Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) tarafından belirlenen’ 2022-2023 ‘Oyun Kuralları’ Yönetmeliğinin ‘KURAL 4’ başlığı altında yer alan 5. maddesine göre, ‘Kullanılan ekipmanlarda her hangi bir politik, dini veya kişisel slogan, beyan veya resim olamaz’ denilmektedir. Bu kural, forma altına giyilen ekipman için de geçerlidir.
Aynı maddenin devamında, ‘Resmi müsabaka isminin bir parçası olmadığı sürece sağ veya ölü birisinin sözleri’ de bu kapsam içindedir.
Kurallar bu kadar açık şekilde ortadayken dün akşam maça saatler kala Atatürk resimli ısınma ekipmanı ve Fenerbahçe’nin ‘Yurtta sulh, Cihanda sulh’, Galatasaray’ın ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ pankartıyla çıkma talepleri, ‘Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) tarafından belirlenen’ 2022-2023 ‘Oyun Kuralları’nı bilerek ihlal etmektir. ( Fuat Uğur)
Kurallar bu kadar açık bir şekilde ortadayken her iki kulüp de 100 küsür yıllık tarihe sahip köklü kulüpler olmanın yanı sıra sürekli Avrupa’da ülkemizi temsil ediyor olmaları hasebiyle bu kuralları bilmiyor olabilmeleri ihtimal dahilinde olabilir mi?
Olay buram buram provokasyon ve art niyet kokuyor, aslında olayı ilk ortaya atan ve yayılmasına vesile olan gazeteci müsveddesinin bir yalancı olduğu daha önce defalarca yalan söylediği ispatlanmış olmasına rağmen hâlâ bu kadar kişiyi etkiliyor olabilmesinin tek bir sebebi var, o da yazının başında zikrettiğimiz ayetten bihaber oluşumuzdan kaynaklanıyor.
Olayın bir provokasyon olduğu gün gibi ortada peki amaç neydi: Burada iki ihtimal öne çıkıyor.
- TFF başkanı Mehmet BÜYÜKEKŞİ’yi zor durumda bırakıp istifaya zorlmak, Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerinin mevcut başkandan memnun olmadığı ve son zamanlarda sürekli eleştirdiği herkesin malûmu…
- Son yüzyılda İslam birliğini önlemek, ümmet bilinci yerine kavmiyetçiliği yaymak ve iyice yerleşmesini sağlamak için özellikle Türkler ve Araplar arasında oluşturdukları nefret ortamının son Gazze savaşı ile birlikte yavaş yavaş ortadan kalkacak gibi olduğunu görenler,bu olay üzerinden yeniden Türk – Arap düşmanlığını derinleştirmek ve bu sayede Gazze ve diğer İslam topraklarında daha rahat katliam yapabilmek için böyle bir olayı tertiplemiş olabilirler.
Suudi Arabistan yetkili mercileri yaptıkları açıklamada daha önce taraflar arasında yapılan anlaşmaya takımlarımız tarafından uyulmadığı ve anlaşma şartlarını ihlal eden tarafın Galatasaray ve Fenerbahçe kulüpleri olduğu belirtilmiş ancak olayın üzerinden 24 saatten fazla bir zaman dilimi geçmiş olmasına rağmen söz konusu takımlar ve TFF tarafından henüz bir açıklama yapılmadı . Dün yapılan ortak bildiride maçın oynanmayacağı ve Suudi yetkililere teşekkür edildiği belirtilmiş ve olayın nedenleri ve yasal yükümlülükler hakkında tek kelime edilmemiş ve olay tamamen geçiştirilmek istenircesine yarım yamalak bir açıklama yapılmış ve olayın faileri ortadan kaybolmuştur.
Olayın duyulmasının hemen akabinde Fetö terör örgütü, Türk ve İslam düşmanlığı ile bilinen Hollandalı Geert Wilders ve bu ülkenin dostu olmadıkları herkes tarafından bilnen; kişi, kurum, kuruluş, örgüt vb. mercilerin Atatatürk’ü sahipleniyormuş ve seviyormuş gibi görünmeleri yine ayrı bir soru işareti.
Şimdi sormak istiyorum iki Arap takımı Ankara’da maç yapsa ve ” ne mutlu Arabım diyene”yazılı bir pankart açsa, ülkemizdeki sözde miliyetçilerin tepkisi ne olurdu, ya da hiçbirimiz bu durumu kabul eder miydik? Şahsen ben kesinlikle kabul etmezdim…
söyleyecek o kadar çok şey var ki ama bir köşe yazısı olması hasebiyle bu konuyu daha fazla uzatmamak için bu kadarı Arif olana yeter. Yazını başında zikrettiğimiz ayetin hikmetinden faydalanmak ümidiyle…