Heykel sanatçısı Keçeci 2 bin endüstriyel atıktan Atatürk portesi yaptı
ELAZIĞ’DA HEYKEL SANATÇISI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ RÜÇHAN KEÇECİ, 2 BİN ENDÜSTRİYEL ATIKTAN ATATÜRK PORTRESİ YAPTI. 2 AYLIK BİR ÇALIŞMA SONRASINDA ORTAYA ÇIKAN PORTRE, GÖRENLERİN BEĞENİSİNİ KAZANDI.
Elazığ’da heykel sanatçısı öğretim görevlisi Rüçhan Keçeci, 2 bin endüstriyel atıktan Atatürk portresi yaptı. 2 aylık bir çalışma sonrasında ortaya çıkan portre, görenlerin beğenisini kazandı.
Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi Rüçhan Keçeci (49), 15 yıldır atölyesinde doğadaki atık metalleri sanat eserine çeviriyor. 2 çocuk babası Keçeci, atık metal ve demirlerden heykel, masa, sandalye, bank ve birbirinden farklı 3 boyutlu tasarımlar yapıyor. Yurt içi ve yurt dışı birçok ödül alan Keçeci, eserlerini işlerken sosyal ve kültürel mesajlar vermeyi de ihmal etmiyor. ‘Demir Adam’ olarak da adlandırılan Keçeci, kendi müzesinde sergilemek için farklı bir esere imza attı. Keçeci, 2 aylık bir çalışma sonrasında bin 500’ü cıvata somonu olmak üzere toplam 2 bin endüstriyel atık kullanarak Atatürk portesi yaptı. Keçesi aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün imzalarını da işlediği eserinde, Atatürk’ün sanatçı kimliğini de ortaya koydu.
15 yıldır atık malzemelere hayat veriyor
Yaklaşık 15 yıldır atık malzemelerle eser yapan bir heykel sanatçısı olduğunu belirten Rüçhan Keçeci, “Atatürk’ün portresini atık endüstriyel malzemelerden yaptık. Özellikle sanayide daha çok insanların gördüğü somonlu cıvata dediğimiz cıvatanın somon kısmını daha çok kullandık. Aynı şekilde saclarda çivi yapımında kullanılan tellerden faydalandık. Arkasında bulunan platformu atık bir malzemeden, galvanizli sac dediğimiz parlak bir malzemeden kullandık ki orda çok zorlandık. Bu malzemeyi biraz eskitme tekniği ile Atatürk’ün portresini ön plana çıkartmak için emek sarf ettik. Bu şekilde atık malzemelerden bir eser ortaya çıkarttık. Yaklaşık olarak 2 aylık bir emeğimiz söz konusu yani bu aslında tasarımın öncesi de var. Ama 2 aylık emek sonucunda ortaya çıktı. Yaklaşık bin 500 civarında somondan faydalandık. Bir o kadarda kaşlarda ve saçlarda da çivi malzemesini kullandık. Yani 2 binin üzerinde bir materyalden söz edebiliriz” dedi.
Atatürk’ün birçok özelliğinin sayılabileceğini aktaran Keçeci, “Lider özellikleri, bir komutan olması veya yapmış olduğu devrimlerdeki özelliklerini biz saymakla bitiremeyiz. Yani muazzam bir insandır. Ben burada Atatürk’ün bir sanatçı olduğunu iddia ediyorum. Ben esasen grafiker ressamım, grafik kökenli bir sanatçıyım. Atatürk’ün de aynı şekilde çok başarılı kaligrafi sanatçısı, aynı şekilde bir grafiker olduğunu iddia ediyorum. İddiamı da ben şu şekilde ispat edebilirim, cumhuriyet döneminden önce yani daha Latin alfabesinin ülkemizde kullanılmadan önceki dönemde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, mim ve kaf harflerini kullanarak o zamanki Arap alfabesindeki Mustafa Kemal’in M’sini mim harfinden kullanıyor, Kemal’i de kaf harfinden kullanıyor. Bunu yaparken hem Arap hem Latin alfabesini birleştiriyor” diye konuştu.
“İki farklı yazı karakterini tek vücutta birleştirmiş”
Atatürk’ün imzasının muazzam olduğunu dile getiren Keçeci, “İki tane farklı yazı karakterini tek vücutta birleştirmek, işte muazzam bir sanat örneğidir. Tabi daha sonra Latin alfabesi ülkemizde kullanılmaya başlandıktan sonra Atatürk, Gazi Mustafa Kemal imzasını kullanır ki burada da muazzam bir kaligrafi çalışması vardır. Bende dahil olmak üzere imzamızı atabilen bir gençlik değildik veya şuan çocuklarımız imza atmayı bilmiyorlar. Lütfen milli eğitim programı içerisinde çocuklarımıza bir imza dersi açalım, kendi el yazılarıyla özgün bir şekilde imzalarını atsınlar. Ulu Önder Mustafa Kemal muazzam atmış, şuan Cumhurbaşkanımız muazzam bir imzayla kendi adını taşıyan bir imzayı atıyor. İnşallah bizlerde veya bizden sonraki nesillerde bu şekilde imza atmayı öğrenelim. Bu çalışma aslında bir bütün olarak bir portreyi anlatırken altında böyle bir şey yatıyor. Bende arz etmek için izleyicilere, sanatseverlere duyurmak istiyorum” şeklinde konuştu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün birçok özelliğini anlatmaya çalıştığını ifade eden Keçeci, “Mesela ben mastır yaptığımda yüksek lisans tezimde banknot matbaasında Atatürk’ün portreleri üzerinde çalışmalar yaptım. Mesela Atatürk’ün gülümsemesi gibi burada her şeyi anlatmaya çalışıyoruz. Ben de bu çalışmada farklı malzemelerle Mustafa Kemal Atatürk’ü nasıl anlatabilirim, düşüncesiyle çalışma yaptım. İnsanlar değişik bir şey gördükleri zaman muazzam bir hayranlıkla bakıyor, bu çalışmayı da üniversitemizin organize etmiş olduğu kariyer fuarında da sergileme fırsatımız oldu. İlk defa orda sergiledik ve çok müthiş geri dönüşler aldık. Sanatçı adaylarının o içindeki kıpırtıyı çok hissettik, liseden ve farklı üniversitelerden üniversitemize gelen izleyiciler beni 5 dakika bırakmadı” ifadelerini kullandı.