EY SEVGİLİ ÖNCE KENDİNİ SEV SONRA KENDİ İÇİNDEKİ SEVGİNLE BENİ !

Ey sevgili önce kendini sev, sonra kendi içindeki sevginle beni!

Önce kendine ışık ol sonra benim yaralarıma ışık saç,

Ben, sende ben olmak istiyorum bunun için önce sen kendin ol, beni olduğum gibi kabul et

Sen benim gözlerimde kahkahaları gör ben senin gözlerinde huzuru, dinginliği

Ben seni ararken Mevla’m da, sende beni ara, bakalım geldiğimiz nokta ile başladığımız nokta ne kadar yakın arşa…

Değerli dostlar hepimiz mutlu olmak istiyoruz. Mutluluk her şeye sahip olmak değil az şeye muhtaç olmaktır. Az imkân ile de mutlu olmak mümkündür. Mutlu olmak herkesin kendi görevidir. Para, mutlu olmayı bilen için araçtır. Parası olan herkes çok mutlu olurdu aksi takdirde, Yaşadığın anı ve ortamı ancak sen mutlu hale getirebilirsin. Her şey nasıl emek istiyorsa mutlu olmak içinde emek göstermelisin ve bunlardan ilki gülümsemek… Bir hadisi şerif şöyle der ‘’ Tebessüm bir günlük sadakanızdır.’’

Düşün bakalım en mutsuz olduğun anı

Değdi mi?

Ağlamalarına, bağırmalarına (içten ya da dıştan) kendini yıpratmana

Değdi mi?

Sürekli çalışıp sevdiklerine zaman ayırmamana

Değdi mi?

Sürekli başkalarını dinleyip onların yönlendirmeleriyle hayatı yaşamana

Değdi mi?

Bunca yıllık hayatta ne kadar kendin oldun?

Hiç durup baktın mı kendine ben kimim diye

Hayat akıp geçerken ne öğrendin? Senin hayat felsefen ne? Yoksa hala bir felsefen yok mu? Rüzgâr nereye götürse oraya mı?

Hiç düşün dün mü saygı nedir?  , sevgi nedir? Saymadığın bir kişiyi sevebilir misin? Yâda sürekli aşağıladığın, eleştirdiğin bir kişiyi sevebilir misin? Seni sevdim diyebilir misin?

Bir gün bir dergah varmış genç bir delikanlı gelmiş ben sufi olmak istiyorum ne gerekirse yapmaya hazırım  demiş derviş çocuğu incelemiş sorular sormuş genç delikanlı tüm soruları cevaplamış heyecanla bekliyor derviş sen hiç aşık oldun mu diye sorunca genç delikanlı hayır benim o işlerde işim olmaz demiş, derviş sen git aşık ol öyle gel diye eklemiş kula aşık olmayı bilmeyen yaratana aşkı nasıl anlar ki …..

Hepimizin farklı farklı temsil sistemleri var değerli dostlar; kimi görsel kimi işitsel kimi kinestetik (dokunsal) ;

Hayatınızdaki kişinin temsil sistemini bilmek bu özel günlerde aranızdaki ilişkinin daha sıcak ve kaliteli olmasına vesile olacaktır, hadi şimdi biraz bunlara bakalım

İnsanlar olayın kendisinden çok, algıladıkları gerçeklere göre davranırlar. Yani insanlar düşünce ve davranışlarını, kendi filtrelerinden geçirdikleri ve algıladıkları biçimde oluşturmaktadır. Dolayısıyla kendi gerçekliğimizi oluşturuyoruz ve bu gerçekler ve doğrular doğrultusunda yaşamaya başlıyoruz

Beynimizle etraftan gelen bilgileri toplarken duyularımızı kullanıyoruz. Her insanda 5 duyu vardır. Görüntülerle düşünenlere görsel, seslerle düşünenlere işitsel, duygularla düşünenlere dokunsal (kinestetik) denir.

Hayatınızdaki kişi görsel bir kişi ise bu özel günde ona hediye almanız ya da kendinizin yapması onun için çok değerlidir. Bu tarz kişiler dış görünüşe evlerinin görünüşlerine çok önem verirler, görüntü onlar için önemlidir.

Hayatınızdaki kişi işitsel se bu kişiler için güzel kelimeler duymak hediye almaktan çok daha önemlidir içten söylenen güzel kelimeler ….

Hayatınızdaki kişi dokunsalsa ne güzel söz ne hediye çok etkilidir dokunmak sarılmak ben senin yanındayım hissiyatı önemlidir.

Danışanlardan biri eşine sürekli çiçek aldığını hatta evlilik yıl dönümlerinde bir gün bile hediye almadığı gün olmadığını arkadaşlarının çoğunun eşine hediye almadığını söylerken hala eşime yaranamıyorum diye eklemişti ; eşi ne dedi sizce ….’’bana bir gün şöyle ağız dolusu seni seviyorum iyi ki varsın ‘’demedi  dedi , danışan zaten sevdiğimi gösteriyorum sevmesem zaman ve para harcayıp hediye alımıyım derken ….

Diğer bir danışan oğluyla ilişkisinin kötü olduğundan çocuğa ulaşamadığından bahsederken bilin bakalım ne oldu anne ; sevdiği yemekleri yapıyorum ne isterse alıyoruz onu sevdiğimi her zaman yanında olduğumu söylüyorum diye ekledi çünkü bunlar annenin sevgi diliydi ve biz hayatı kendi gözümüzle duygularımızla görüp yaşıyoruz , oğlu ise annem bana büyüdükten sonra söyle oğlum diye sarılmadı bir gün dedi ve sonuç bu kadar mı …. Evet işte bu kadar artık her gün annesi oğluna sarılıyor… Karşınızdaki kişiye kendi temsil sisteminizle bakıp onu anlamaya çalışmak yerine eleştirmek önemsemek ilişkiyi zayıflatır.

Değerli dostlar İngilizce bilen biriyle Türkçe anlaşamazsın ancak beden diliyle anlaşabilirsin. Bu uç bir örnek olsa da ilişkilerinizde hep ben tavrını bir kenara koyup hayata bakarken kendi gözlüklerinizi çıkartıp arada yanınızda yürüyen kişinin de gözlüklerini takın ki size önemsiz gelen bir konunun onun hayatında ne kadar önemli bir yerde olduğunu anlamanıza yardımcı olsun

Ve değerli dostlar ilişkilerde davranış şeklimiz çok çok önemlidir, seni seviyorum deyip yanındaki kişiyi görmezden gelince dananın kuyruğu kopuyor, ilişkilere yön veren de davranış şekilleridir. Benden söylemesi..

Şimdi küçük bir meditasyonla bitirelim derin derin 3 defa nefes alın gözlerinizi kapatın sevgi sözcüğünü tekrar edip çocukluğunuza odaklanın ve kendi küçüklüğünüzü gördüğünüz sağ elini sol omuzuna, sol elini sağ omuzuna koy ve içindeki o çocuğa sarıl o sevgi bekleyen senden değer görmeyi bekleyen çocuğa sarıl yanındayım de…

Tüm ülkede sevginin, hoş görünün, barışın, sağlığın olmasına niyet edelim ışık yolumuzu aydınlatsın şükür ve teşekkür dilimizden eksik olmasın hayat sana rağmen değil seninle aksın güzel dostum….

Meslek Belgeli Koç – Radianced Regresyon Uzmanı – Kahkaha Terapisi Eğitmeni

Fehime Dilek Necmioğlu

İnstagram: mucizesirlarcom

Mail: mucizesirlarcom@gmail.com