Elâzığ’da Tedavi Gören Kanser Hastalarının Çilesi
Elâzığ‘da Tedavi Gören Kanser Hastalarının Çilesi
Selçuklu Devleti’nin ünlü devlet adamlarından; Sultan Alparslan ve Sultan Melikşah’ın veziri, siyasetname adlı meşhur eserin yazarı Nizâmülmülk der ki: “Küfür ile belki amma zulüm ile abâd olmaz devlet”
Bugünkü yazımda Elâzığ Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesi Onkoloji Polikliniği’de yıllardır bir zulme maruz bırakılan kanser hastalarının özellikle de lösemi hastalarının ve hasta yakınlarının yıllardır süregelen bir çilesine değineceğim…
Fırat Üniversitesi Arştırma Hastanesi’nde tedavi gören lösemi hastası pek çok hastanını günlük ya da haftada birkaç kez ihtiyaç duyduğu Trombosit’in ( halk arasında beyaz kan olarak bilinir) hastaya verilmeden önce KAN ÜRÜNLERİ IŞINLAMA CİHAZINA sokulup bazı işlemlerden geçmesi gerekiyor. Bu cihaz Diyarbakır, Malatya, Kayseri’de var ama Elazığ’da yok. Aslında Onkoloji bölümünün olduğu hemen hemen her ilde olan bu cihaz Elazığ’da olmadığı için, hasta ve hasta yakınları çok ciddi bir şekilde mağduriyet yaşıyor.
Trombosit (beyaz kan) her lazım olduğunda, ki çok sık lazım oluyor, hasta yakınları önce kanı verebilecek uygun donörü buluyor; Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesi kan merkezinde, kan alma işlemi gerçekleştikten sonra, alınan kanı hasta yakınları kendi imkanlarıyal ya Diyarbakır’a ya da Malatya’ya götürüp, ışınlatıp tekrar Fırat Araştırma Hastanesine getirmek zorunda kalıyor.
Trombosit, lösemi hastaları için çok sık lazım olan bir kan türü. özellikle gece geç saatlerde lazım olduğu taktirde, şehirler arası minibüsler gece çalışmadığı için, hasta yakınları, kendi şahsi araçları yoksa, taksi tutmak zorunda kalıyorlar.
Elazığ Malatya arası gece taksi ücreti :1600TL
Elazığ Diyarbakır arası gece taksi ücreti: 2400 TL
ELazığ Malatya arası minibüs ücreti çift taraflı 300 TL
Elazığ Diyarbakır arası minibüs ücreti çift taraflı 400 TL
Özellikle işsiz veya maddi durumu iyi olmayan hasta yakınları bu ücretleri nasıl ödesin ve bu zulüm hangi kelimelerle tanımlanabilir.
Daha önce 2018 senesinde bu konuyu ilimizin bütün idari ve mülki amirlerine iletmiş, ulusal ve yerel basında çok uzun süre gündemde tutmuştuk. Nihayet o dönemin Elazığ Valisi sn. Çetin Oktay KALDIRIM’ a durumu anlattığımızda kendisi de böyle bir rezalete razı gelmemiş ve hastane yönetimini arayıp bu konuya bir çözüm bulunmasını istemişti.
Hastane yönetim o dönemde söz konusu cihazı satın almak yerine, hastalara lazım olan kanı hastanenin kendi imkanlarıyla Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi götürüp ışınlatarak hasta yakınlarının mağduriyetini bir süreliğine ortadan kaldırmıştı.
Ancak geçenlerde kan vermeye giden bir arkadaşım, verdiği kanın hasta yakını tarafından ışınlatılmak üzere Malatya’ya götürüldüğünü söyledi. Daha önce de birkaç kişiden daha kanın hasta yakınları tarafından Malatya’ay götürldüğünü duymuştum. Kendim de kana ihtiyacı olan bir hastaya gece saat 23 civarı kan vermeye gittiğimde hasta yakınına sorduğumda Kanı kendi imkanlarıyla Malatya’ya götürmek zorunda olduklarını söylemişti.
Bu durum madi külfetin yanında hastaların hayatının da bazen tehlikeye girmesine neden oluyor. özellikle kanamısı olan Lösemi hastaları için saatlerin değil dakikaların hayat memat meselesi olduğu durumlarda hastanın hayatının riske girmesine sebep oluyor.
Bizzat yaşadığım bir olayı kısaca anlatarak konunun vahametini gözler önüne sermek istiyorum. 2017 senesinde kardeşim lösemi hastasıydı ve Malatya’da tedavi görüyordu. Bazı ilaçları aldıktan sonra belli bir süreliğine taburcu oluyor ve evimize geliyorduk. Hastamızın durumunun iyi olduğu bir dönemde Elazığ’ın Arıcak ilçesinde bulunan evimizde gitmiştik. Hastamız birden fenalaşınca hemen apar topar en yakın hastaneye yani Kovancılar devlet hastanesine kaldırdık, orada yapılan tahliller neticesinde; hastamızın çok hızlı bir şekilde kan kaybettiğini çok acil kan ve trombosit takviyesi yapılması gerektiğini söylediler. Hemen durumu Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi’ndeki doktoruna bildirdim. Doktor, durumun çok ciddi olduğunu, Fırat Arştırma Hastanesini arayarak durumu anlatmamı ve eğer ellerinde hazır trombosit varsa, hastamızı hastaneye götürerek orada gerekli müdahaleleri yaptırmamızı istedi. Fırat Araştırma Hastanesi Onkoloji bölümünü aradım, yetkli doktora durumu bildirdim, doktor bana aynen şöyle demişti: Hastayı buraya getirirsen, önce gerekli kan grubunu arayıp bulman sonra alınan kanı Malatya’ya götürüp ışınlatıp getirmen lazım demişti. Söylediği işlemlerin yapılabilmesi en az beş saat sürüyordu ve bizim hastamız zamanla yarışıyordu. Ben de hastamı direkt Malatya’ya götürdüm. Nitekim hastamı Malatya’ya götürdüğümde bir iki saat daha müdahale edlimeseydi hastamız komaya girecek ve hayatını kaybedecek duruma gelmişti. Kim bilir bu durumda olan daha kaç hasta var.
Dört katlı ve son derece modern bir Hematoloji- Onkoloji binasını yaptırıp, hasta yakınlarının mağduriyetini gidermek adına basit bir makinayı almamak trajikomik bir durum olmanın ötesinde artık gerçekten mide bulandıracak dercede tiksindirici bir hal almıştır. Yaklaşık 7 senedir bizi oyalayıp duran ve konu ciddiye binince hasta yakınlarını bir süreliğine Malatya’ya göndemeyip, kanı hastanenin kendi imkanlarıyal tedarik edip, ortalık durulunca tekrar hasta yakınlarını yola revan eden hastane yönetimine söyleyecek söz bullamıyor. Rektörler değişiyor, dekanlar değişiyor, başhekimler değişiyor ama hasta yakınlarının mağduriyetleri devam ediyor. şimdiye kadar ne yazık ki hiç bir sorumlu o cihazı hastaneye kazandırmak için ciddi bir uğraş vermedi.
Elazığ’da kan ışınlama cihazı olmadığı için Birçok hasta yakını ki onlardan birisi de bendim hastasını Malatya, Diyarbakır, Ankara vs. şehirlere götürmek zorunda kalıyor. Bu durum hasta yakınlarına maddi ve manevi çok ciddi zararlar vermenin yanısıra şehrimizin sağlık turizmine de çok ciddi zararlar vermektedir.
Bu konunun artık Sağlık Bakanlığına ve gerekirse Cumhurbaşkanına iletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Anlaşılan o ki, bizim şehrin yöneticileri bu basit konuyu çözemeyecek durumdalar…
Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi’nde Kardeşimin tedavi gördüğü dönemlerde, hastaneye bağlı otelde aynı odayı paylaştığım kişinin çocuğunun tedavisi çok uzamış yaklaşık 4 sene sürmüştü. Aynı odayı paylaştığım o arkadaş çocuğunun tedavisi uzun sürdüğü için işini kaybetmiş ve elde avuçta ne varsa hepsin satıp harcadıktan sonra kelimenin tam anlamıyal beş parasız kalmıştı. Tek bir gömleği vardı, gece odaya gelince o göleği yıkar asardı ve sabah ütüsüz bir şekilde giyerdi o gömleği. Peki şimdi sormak istiyorum gecenin bir saati tam olarak bu kadar zor durumda olan bir hasta yakınının taksi tutup Elazığ’dan Malatya’ya gitmesi lazım, taksi ücreti 1600 TL bu adam nerden bulacak o parayı? oturup çocuğunun ölümünü mü izleyecek. EL İNSAF…
Alemlerin efendisi Hz. Muhammed’in (s.a.v) buyurduğu üzere: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.”
“Bir zulmü engelleyemiyorsanız en azından onu herkese duyurun..!” Hz. Ali (R.A.)
Herkes bu zulümden haberdar olana kadar susmayacağım, tıpkı yedi senedir susmadığım gibi…